Radyoaktif kirlenme, bir takım radyoaktif maddelerin katı, sıvı veya gaz durumundaki maddeler içinde ve insan vücudunda istem dışı bir şekilde bulunması halidir. Bu şekilde radyoaktif kirlenme olayında atık maddeler radyoaktif şekilde bozulmaya uğramakta ve bulundukları ortama alfa beta parçacıkları, gama ışınları veya nötronlar gibi iyonlaşabilen zararlı radyasyon yaymaya başlamaktadır. Bu durum insan sağlığı ve doğal çevre açısından büyük risk taşımaktadır. Bu riskin derecesi de, radyasyona neden olan atık maddelerin yoğunluğuna, radyasyonun çeşidine, yayılan radyasyonun enerji gücüne ve kirlenmenin insan vücuduna ne kadar yakın olduğuna bağlıdır. Rayoaktif kirlilik radyasyon riskini arttırmaktadır.
Bir nükleer santraldaki atık sızıntısı, doğal çevrede hava, toprak, bitkiler, hayvanlar ve insanlar üzerinde çok büyük bir tehlike demektir. Radyoaktif kirlenme konusunda dünyadaki nükleer reaktör kazaları ve ülkemizi de tehdit eden Çernobil felaketi hep akıllardadır. Bugün bile etkileri devam etmektedir.
Radyoaktif maddelerin yayılması ve kirlenme yaratması birbirinden farklı kavramlardır. Radyoaktif maddeler gerekli önlemler alındığı takdirde, kaynağında radyoaktif kirlenme yaratabilir ama çevreye yayılmaz. Önlem alınan alanının dışında radyosyon saptanabilir bir seviyede bulunur. Radyoaktif maddelerin ortama yayılmasını ve kirlenme yaratmasını önlemek için birçok yöntem uygulanmaktadır.
Radyoaktif kirlenme yüzeylerde ve havada oluşabilir. Kirlenme seviyesinin ölçümü yayılan radyasyon miktarı saptanarak ve uzman teknikler kullanılarak yapılmaktadır.
Kuruluşumuz, rayoaktif maruziyet ölçümlerini, güçlü bir kadro ve teknik altyapı ile, ilgili yasal düzenlemelere, yerli ve yabancı kuruluşlar tarafından yayınlanan standartlara ve test yöntemlerine uygun şekilde gerçekleştirmektedir. Bu çalışmalarda dikkate alınan birkaç standart şunlardır: